18 Temmuz 2014 Cuma

taner1953: FİLİSTİN MESELESİ 1: I. Siyonizm Kongresi (1897)

taner1953: FİLİSTİN MESELESİ 1: I. Siyonizm Kongresi (1897): I. Siyonizm Kongresi,29-31 Ağustos 1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. Kongreye tüm dünyadan iki yüzü aşkın delege katılmı...

FİLİSTİN MESELESİ 1: I. Siyonizm Kongresi (1897)

I. Siyonizm Kongresi,29-31 Ağustos 1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. Kongreye tüm dünyadan iki yüzü aşkın delege katılmıştır.(1) 1896'da gazeteci Theodor Herzl,(2) ''Der Judenstaat''(Yahudi Devleti)adlı bir kitap yayınlamıştı ve kongrede bu kitaptaki fikirler tartışıldı.(3) Herzl, Viyana'da yaşayan bir Yahudi'ydi. Yahudiler'in kendi devletini kurmasını savunuyordu. Bilhassa Avrupa'daki Yahudi düşmanlığına karşı bu fikri geliştirmiştir.(4) Kongrenin sonunda, Basel Programı yayınlandı. "Yahudiler için Filistin’de kamu hukukuyla güvence altına alınmış bir vatan yaratmak“ olarak açıklandı. Bu hedefi gerçekleştirmek için yapılacak girişimler ise şöyle özetlendi; Filistin’de Yahudi kolonisinin tesisi, Yahudilerin yaşadığı ülkelerdeki kurumlar vasıtasıyla dünya Yahudilerini birleştirmeye yönelik bir örgütün kurulması, Yahudi ulusal fikrinin güçlendirilmesi, Siyonizmin hedefinin gerçekleşmesi için, yönetimin onayının sağlanması. Bunun sonucunda Basel Kongresi ile Dünya Siyonist Örgütü kurulmuş oldu. Herzl 1901 yılının Mayıs ayında Sultan II. Abdülhamid’e dolaylı yollardan Yahudilerin Filistin’e göçünü öngören bir teklifte bulundu ancak teklif Sultan tarafından kabul edilmedi.(5) 1904’de Herzl’in ölümüyle Siyonist hareket politikler ve pratikler olarak ikiye bölündü. Politiklere göre Yahudi sorununa Filistin’de ya da başka herhangi bir yerde acil olarak çözüm bulunması gerekiyordu. Pratikler olarak adlandırılan grup ise Yahudi vatanı ve ulusunun Filistin’den başka bir yerde kurulmasının mümkün olmadığı görüşünde ısrar ediyorlardı. Ancak hareket içindeki bölünme aynı yıl Rusyalı bir Yahudi kimyager olan Haim Weizmann’ın Siyonist hareketin liderliğine gelmesiyle son buldu. Weizmann, Herzl gibi Yahudi dünyası dışından gelecek olan desteğin önemine vurgu yaptı. Bu yöndeki ilk diplomatik temaslarını İngiltere ile gerçekleştirdi ve aradığı desteği elde etti. Düşünce noktasında Yahudi olmayan çoğu kimse Siyonizm’i desteklerken, böyle yapmakla ırksal hoşgörü olgusuna hizmet ettikleri inancıyla hareket etti. Yahudi olmayan kimselerin Siyonizme yardım etme konusundaki istekliliklerine neden olan şey, Siyonizm ile liberalizm arasındaki ilişkiye dair zihinlerinde bulunan karışıklıktı. 1897'den önce, çok az sayıda Siyonist göçmen zaten bölgeye gelmeye başlamıştı. 1903'e kadar, bunların sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu da Doğu Avrupa'dan gelmişti. Bölgenin yarım milyona yakın Arap sakiniyle birlikte yaşıyorlardı. O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçasıydı. 1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.
1. Farklı görüşlere ve kesimlere mensup iki yüzü aşkın delegenin katılımıyla düzenlenen kongre dindar, reformcu ve asimilasyon yanlısı üç farklı eğilimi bir arada toplamayı başardı. 2. Theodor Herzl (2 Mayıs 1860 – 3 Temmuz 1904) 3. Herzl Kongre'nin açılış konuşmasından: "...Biz Yahudi ulusunu barındıracak olan evin temelini atmak için buradayız...“, "Kongrede "...Ben bugün burada Yahudi Devleti'ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir..." 4. Fransa'da ortaya çıkan Dreyfus Olayı sonrası artan Yahudi karşıtlığı hem onun yaşamına hem de siyonizm fikrinin seyrine yön verdi. 5.Yazında iki görüş bulunmaktadır: a)Herzl, amacına uygun olarak kutsal Siyon tepesinin bulunduğu Filistin topraklarında Yahudi Devleti'ni kurmak amacı ile önce İngilizlerle bağlantıya geçmiş, reddancak Filistin topraklarının Osmanlı egemenliği altında olması çözümün adresi olarak dönemin padişahı II. Abdülhamid'i göstermiştir. Öncelikle Osmanlı ile iyi ilişkileri olması hasebiyle Alman İmparatoru II. Wilhelm ile ilişkiye geçmiş ancak umduğunu bulamamıştır. 17 Mayıs 1901 tarihinde Abdülhamid ile görüşmeyi başarmıştır. Görüşmede Herzl, padişaha "Yahudilerin vadedilmiş topraklarda "yurt" kurmasına izin verildiği takdirde Avrupa'daki Yahudi bankerlerin Osmanlı'nın tüm dış borçlarını ödeyeceğini" bildirir. Bu taahhüdü Abdülhamid "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır." ve "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Ne ile aldıysak onunla geri veririz" cevabı ile reddetmiştir. Osmanlı Devleti, Yahudiler’in bu topraklara yerleşme arzusuna karşı çok önemli hukukî tedbirler almıştır. Kısaca bunlara değinmekte fayda vardır. 5.a.a Osmanlı, Yahudiler’in bu topraklara sığınmaması için evvelâ Filistin topraklarının hukukî statüsünü 1871 yılında İradei Seniyye ile bu araziyi mîrî yani devlet arazisi haline getirmiştir lakin % 20’si yine mülk arazi şeklinde devam ettiği için Yahudiler bu kısımdan koparabildiklerine yerleşebiliyorlardı. II. Abdülhamid tahta geçer geçmez 1883 tarihli iradesini yayınladı: Bu hukukî düzenleme ile Filistin Arazîsi hakkındaki muhtemel kanunî boşlukları doldurarak Yahudiler’e mülk satışını dolaylı olarak engellemiş bulunuyordu. Bir taraftan da hazine-i hâssadaki şahsî mal varlığıyla Filistin’de mümkün olduğu kadar çok toprak satın alarak bu kapıyı kapamaya gayret gösteriyordu. 5.a.b Alınan tedbirlere rağmen Filistin arazisine olan Yahudi akını tam önlenemeyince II. Abdülhamid Sadaret’in ve Meclisi Mahsûs’un basiretsiz ve ileriyi göremeyen rapor ve mazbatalarına rağmen Yahudi meselesini önemli ölçüde çözecek bir İrâdei Seniyye neşretmiştir. İçlerinde Ahmed Cevdet Paşa’nın da bulunduğu Sadrazam Muhammed Salih Kâmil paşa başkanlığındaki Meclisi Mahsus, Filistin topraklarındaki Safed kazasına turist olarak gelen 400 ve Hayfa’ya gelen 40 Yahudi’nin Osmanlı tâbiiyyetine alınması yolundaki mazbatalarını 1891'de Sadarete arz ederler. Sadaret de bu mazbatayı aynı tarihli ve Kâmil Paşa imzalı bir Tezkere ile Padişah’a takdim eder. II. Abdülhamid ise fevkalâde bir basiret ve ileri görüşlülükle konuyu 15 Temmuz 1891 tarihli İradesiyle vuzuha kavuşturur. Aslında teklif oldukça caziptir, Osmanlı Devleti moratoryum ilan etmiştir, mali açıdan çok zor durumdadır, Abdülhamid bu durumu şu sözleri ile açıklamıştır: "Kudüs taraflarından toprak satın alarak her taraftan Yahudileri oraya iskan istediler.Adeta orada bir memleket tahsis etmek isterler. Teklifleri de devletin Düyun-u Umumiyesini kamilen deruhte etmek idi. Güzel bir şey. Zira Düyun-u Umumiye birgün gelip de borçlarımızı ödemez isek, devletin maliyesini murakebeye almak gibi bir tehlike mevcuttur." Herzl, II. Abdülhamid ile ikinci görüşmesini 4 Temmuz 1902 tarihinde yapar ancak istekleri yeniden edilir.Bkz. Abdülhamid'in Siyonistlere Karşı Cevabı: Bir Karış Toprak Dahi Vermem,Derin Tarih, Sayı:9, Aralık 2012, Mim Kemal ÖKE, II. Abdülhamit, Siyonistler ve Filistin Sorunu, Genişletilmiş 5. Basım, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2012. b)Prof. Engin'e göre altı sene süren görüşmeler esasında iki mektupla başlamıştır. Genel olarak bu mektuplarda Herzl, Osmanlı'dan taleplerini ve Osmanlı borçlarının ödenmesi konusunda ne yapabileceklerini anlatmıştı. 1876'da Babıâli'nin İngiltere'ye olan 200 milyon sterlini geçen borçlarını ödeyememesi ile ortaya çıkan Duyun-u Umumiye İdaresi,(Borçlar İdaresi) kapitülasyonlar ve imtiyazlardan daha büyük bir sömürü aleti olmuştu. Zaten o borçlanmanın altında yatan da, Osmanlı'nın kendi sanayi hareketini kapitülasyonlar yüzünden kuramamasıydı. İstanbul'da, bir iki kişilik büro olarak ortaya çıkan Duyun-u Umumiye İdaresi ile kefil olmadan devletin dışarıdan borç bulması da artık mümkün değildi. Avrupa devletleri Duyun-u Umumiye'yi kullanarak faiz isteklerini de bir bir yaptırıyordu. II. Abdülhamit, Duyun-u Umumiye ile borçların yönetimi hakkında görüşme halindeydi. Bu görüşmelerin amacı Osmanlı borçlarının indirilmesi yönündeydi; en sonunda 75 milyon altın olan borcun 32 milyon altına indirilmesini başarmıştı. Herzl'in yaptığı teklif, 32 milyon altının % 80'inin, yani yaklaşık 25-26 milyon altının Avrupalı Yahudiler tarafından ödenmesini içeriyordu. Sultan II. Abdülhamit'le yapılan pazarlıkta Herzl'in yerleşim müsaadesi istediği Osmanlı toprağı Hayfa ve civarıydı. Hâlbuki Sultan II. Abdülhamit, Yahudi topluluklarının Mezopotamya (Kuzey Irak) üzerinde değişik bölgelere yerleştirilmeleri düşüncesindeydi. Burada olan "huzurdan kovulma" değil, son ana kadar görüşmeleri sıcak tutup Duyun-u Umumiye ile anlaşamama halinde, Herzl ile pazarlığın neticelendirilmesi olabilir. Nitekim Duyun-u Umumiye ile anlaşıldığı anda Herzl ve vekilleriyle bütün ilişkiler hemen kesildi. Herzl, 25 Temmuz 1902'de İstanbul Tarabya'dan Sultan II. Abdülhamit'e yazdığı mektuplarda Duyun-u Umumiye ile kendisinin de görüştüğünü anlatıp, ne yapılması gerektiği ile ilgili tavsiyelerde bulundu. Herzl'in parasal yardımların ötesinde, Sultan'ın Paris'te yaşayan muhalifi Jön Türk Liderlerinden Halit Ziya Bey'in ortadan kaldırılması teklifinde bile bulunduğu söylenir. 10 Mart 1902'de 40,000 Pound'luk, 15 Mart 1902'de 1,000,000 Franklık ve 800,000 Franklık teminat mektupları, Viyana Konsolosu Mahmut Nedim Bey vasıtasıyla Sultan II. Abdülhamit'e sunulmuştu. Bu teminat mektupları Credit Lyonais, Loyds Bank ve Dresner Bank'tan alınmıştı ve Duyun-u Umumiye ile pazarlıkların başarılı geçmesi halinde borç ödemesinde kullanılacaktır, ancak hükümetin Duyunu Umumiye ile yaptığı görüşmeler sonucunda borç erteleme başarıya ulaşmış ve Herzl'in teminat mektuplarına ihtiyaç kalmamıştı. Selim AVİYENTE, "Sultan II. Abdülhamit ve Theodor Herzl, Tarihi Gerçekler," Türk Musevi Cemaati, http://www.turkyahudileri.com/content/view/357/222/lang,tr/, (18.07.2014)

17 Temmuz 2014 Perşembe

ANLADIM

Anladım. Anlamsızmışsın...

ADAK

Sen gidesin diye adaklar adadım... Sen gidesin diye Tezveren dedelere çaputlar bağladım... Sen gidesin diye rüzgara adını söyledim... Ve sonunda gittin... Şimdi gökler ağlıyor, gidişine... Sadece gökler mi? Git dedim ve gittin... Gitme desem artık,gün çıkar gökkuşağı açar mı? Gelesin diye adaklar adadım...

ATEŞ BÖCEĞİ

Ben hiç ateş böceği görmedim.

DÜŞÜNME

Benim gibi düşünmeni istemiyorum. Sadece düşünmen yeterli.

GÜNEŞ

Güneşi gördüm...

16 Temmuz 2014 Çarşamba